Üye Kayıt
Üye Giriş
Şifremi Unuttum
Şifre kısmını unuttum yazarak giriş butonuna tıkladığınızda adresinize şifreniz gelecektir.
ÜYE OL
GİRİŞ
MENÜ
Güncel Tartışma Sanat Sanatkarlar Eğitim Yayınlar ve Koleksiyonlar Sanat Malzemeleri
 

Ustaların İzinde

Siteye ekleyen : Muhammed Emin Demirkan / Mütevelli

Şule Bilge ÖZKEÇECİ 

Kubbetü-s Sahra; 691 yılında yani çok erken bir tarihte yapılıyor. Emeviler döneminde yapılmış bir yapıdır. Sahranın kubbesi demektir. O dönemin sanatçıları ve mimarları tarafından inşa edilmiş. Peygamberimizin miraca çıktığı üzerine bastığı muallâk taşı üzerine yapılmış bir yapı. Camiden çok bir ziyaretgâh gibidir. Çok değerli mermerler ve dünyanın farklı yerlerinden getirtilmiş malzemeler kullanılmış. İç mekânı çok güzel bir şekilde süslenmiş. Özellikle altın mozaiklerle süslemişler. Altın mozaikler; Bizans ve Roma devrinde kullanılan süsleme unsurlarıdır. O kadar sadelikten bu kadar ihtişamlı yapıya geçiş İslam sanatında her zaman sorgulanmıştır. Biz şunu görüyoruz; 4 halife döneminde başlayan fetihlerde Müslümanlar Arabistan çöllerinde çok farklı medeniyetlerle yüz yüze geliyorlar. Anadolu’ya geldiklerinde Bizans kültürüyle karşılaşıyorlar. Orta Asya’ya gidiyoruz. Orda o zaman Türklerin sanatsal olarak kendilerine has müthiş bir gelenekleri var. Öbür tarafta Çin var Hint var. Onlarda çok birikimliler. Bu tarafa geliyoruz Mısır var, Kahire İskenderiye mektebi. Onlar hala antik yunan bakiyesini saklayan medeniyet olmuşlar. Daha sonra Afrika tarafına geliyoruz. Onlar da bizim bilmediğimiz çokça medeni unsura sahipler ama Afrika sahilleri Roma’nın sömürgesi oldukları için onlarda mimari olarak ta güçlü bir bakiye taşıyor. Hiç gocunmadan hepsinden bir şeyler alıyorlar ama kendi inanç çevresine gayet güzel sentezliyorlar ve orijinal İslam sanatını ortaya koyuyorlar. Bu yapılarda bu etkileri çok net olarak görebiliriz.

Kubbetü-s Sahra’dan sonra en önemli eserlerden birisi de Şam Ümeyye Camii. 706’da başlamış ve 714’de bitmiş. Bu etkileri ve süreklilikleri bu cami bize çok güzel anlatır. Dünyanın pek çok yerinde şöyle bir gerçeklik var. İnsanların sürekliliklerini bize çok güzel anlatıyor. Bir belde feth olunduğunda, o beldeyi fethedenler ilk önce oranın en büyük mabedini ele geçirirlermiş ve kendi mabetleri haline getirirlermiş. O zaman orası sahiden alınmış olurmuş. Şam Ümeyye Camii’de o beldenin en önemli camilerinden birisi. Ama bu cami, Müslümanlar cami yapmadan önce bir kiliseymiş. Parası tam ödenmediğinden dolayı yarısı kilise yarısı cami olarak kullanılıyormuş. Bu yapı kilise olmadan önce bir Roma tapınağıymış. İstanbul Ayasofya’da aynı şekilde. Bu ibadethaneler yeni yerleşen halkın dinini simgeliyorlar. Şam Ümeyye Camii, cami olduktan sona çok tadilatlar görmüş ve kendinden sonra pek çok İslam camisinin temeli olmuş bir eser.

Bir diğer yapı da Samara Ulu cami. Bunu Bağdat halifesi Türklere ayrı bir şehir kuruyor Bağdat yakınlarında. Zamanın en büyük camisidir. Hala da dünyanın en büyük camilerinden biridir. Şuan da kullanılıyor değil. Bir diğer alan da yazma kitap sanatları. Kısaca şöyle söylemek gerekirse; hatla başlayan, hattın bütünleştirici unsurları olan tezhip, cilt gibi diğer yazma kitap sanatıyla tamamlanan bir ekip çalışmasıyla üretilen muhteşem eserdir. Dünyada en çok yazma eser bizim ülkemizde vardır. 400 ila 500 bin yazma eserden söz ediliyor ama halen daha muhteviyatını tam olarak bilmiyoruz. Yazma kitap sanatları deyince; minyatür dediğimiz kitap resmide bu alan içerisine girer. Bizim dinimizde ise, putlaştırmak kaygısıyla resimler ön planda mimari yapılarda olmak yerine kitapların içine çekilmiş. Bunu Osmanlı’da daha net görüyoruz. İslam’da resim yasağı tartışması çok yersiz bir tartışmadır.Bir diğer alan Çinicilik. Çiniciler, başlangıçta Selçukluda çok görülür. Sonrasında çinicilik çok gelişmiş, cennet bahçesini çeviren çok güzel çiniler var. Bilhassa İstanbul’da var. Bizim sanat eserlerimiz aynı zamanda işlevseldir. İslam medeniyetinin başladığı dönemlerden itibaren fethettiği şehirlerle birlikte kurduğu şehirlerde vardır. Öncelikle asker şehirleri gibi kuruluyor ve daha sonra gelişiyor. Şehrin merkezini cami teşkil eder. Bu şehirlerin; başta Abbasi döneminin şehri Bağdat olmak üzere, çok kozmopolit şehirler var. Bu şehirlerde ki mimari yapılar insanı ezmezler, çok estetik değer taşıyan yapılardır.

Bu genel sıralamanın dışında İslam sanatının batı medeniyetinin tesirlerinden söz edelim. İslam sanatı, batı medeniyeti ile farklı yollarla iletişim kurmuş. İlk iletişimleri Haçlı Seferleridir. Haçlı seferleri sırasında batı karanlık çağı yaşıyordu. İslam o dönemde müthiş bir aydınlanma dönemi geçiriyordu. Sanat eserlerinin ilk alış verişi bu seferlerde elde edilen ganimetlerle oluyor. 711 gibi bir tarihte, Müslümanların kuzey Afrika’dan Endülüs’e geçişleriyle başlıyor. Fetih sonrasında, Endülüs’te çok güzel bir medeniyet kuruluyor. En güzel sanatlarından birisi de Erhamra Sarayı. Bu saray yüzlerce yıl içerisinde parça parça gelişiyor.         

06.12.2012
11.12.2011
20.11.2011
22.03.2011
17.09.2010
27.03.2010
desendesign.com Her Hakkı Saklıdır rss ile takip edin