TÂRİF VE ÎZÂHI:
Arapçada midâd, mısmâğ, hazaz, naks, liyâk, ikâs, şicâb, hıbr; Farsçada sîyâhî , zerkâb ve zâkâ zekâb denilen ve yazı yazmak için kullanılan siyah mâyie, bizde mürekkep denilegelmiştir. Bunun sebebi şu olsa gerektir: Mürekkep (asıl imlâsı ile: Mürekkeb) kelimesi, Arapçada "rükûb" maddesinden ve "tef'il"sîgasından "ism-i mef'ûl"dür. "Rükûb=binmek", "terkîb=birbiri üzerine bindirmek" demek olduğuna göre, "mürekkeb: iki veye daha zîyade şeyin cüz'lerinin birbiri üzerine bindirilmiş olduğunu " ifade eder. Mürekkep dediğimiz o siyah mâyiin cüz'lerini teşkil eden is, zamk, su ve sâir zerrelerinin döküle döküle, birbiri üzerine binercesine karıştırılmış ve bu sûretle bunlar tam mahlûl değil, ince bir mahlût halini almış olmaları hasebiyle buna bir işaret mâhiyetinde, mürekkep kelimesi kullanılmış gibidir.
Fakat, sonradan kendisi ile mürekkep gibi yazı yazılan her mâiye de alem olmuştur. Bunları asıl mürekkepten ayırt etmek için, nevi'lerini ifade eden kelime ile birlikte kullanmak âdet hükmüne girmiştir. Meselâ: Lâl mürekkep, madâd-ı siyâhî, surh mürekkep, zırnık mürekkebi, altın mürekkebi, beyaz mürekkep, Çini mürekkebi...gibi. Bâzan da hattatlar arasında meşhur olduğu üzere, yalnız surh, lâl, zırnık deyivermekle de iktifa olunur. Yalnız başına mürekkep denildiği zaman ise, siyah mürekkep hatıra gelir.
Sonra, Türk mürekkebi, İran mürekkebi, Avrupa mürekkebi diye menşe'leri de belirtilerek kullanılır. Ayrıca, vasıfları bakımından; koyu mürekkep, sulu mürekkep, ekşi mürekkep, donuk mürekkep, parlak mürekkep, temiz mürekkep, kokmuş mürekkep... diye ve meselâ, siyah mürekkebin derecelerini anlatmak için de, zift renkli mürekkep, deve tüyü mürekkep, vapur dumanı, kurşunî, kırçıl...diye de adlandırılır.
"Küçük Kurûn-ı Ûlâ Ansiklopedisi"nde kaydolunduğuna göre, mürekkebin ilk önce Mısır'da îcâdedildiği tahmin olunuyor. Mîlâddan evvel 1000 ila 2000 yılları arasında Girit'de mürekkep kullanılırmış. Eski mürekkeplerden bir nümûnenin Kolonya müzelerinin birinde muhafaza edilmekte olduğu bildiriliyor. "Medeniyet-i İslâmiye Tarihi"nde (c. 1, s. 235) Arabların, mürekkebi kömür tozu ile Arab zamkı'ndan veya kandil isi ile yapışkan bir maddeden hazırlayıp kullandıkları kaydedilerek; bunun, İslâmdan önce Arablar arasında yapılan bir iş olduğu tahmin olunuyor. Müslümanlar, yazıya olduğu kadar, mürekkebede lâyık olduğu ehemmiyeti vermişler ve hele Osmanlılar devrinde mürekkepçilik Çok mühim bir san'at hâlini almıştır.
"Bidâatü'l-Mücevvid"de kaydolunduğu üzere, İbn-i Hilâl ile Yâkût şu tavsiyede bulunmuşlardır: "Mürekkebin temizini kullan. Onu teşkil eden is gayet ince, iyi kararmış, iyice ezilmiş, kaleme itâatli ve akıntılı olsun." Bu sözler, hattatlıkta kullanılan mürekkebin tenkil husûsiyetini ifade eden bir düstur gibidir. Bu vasıfları hâiz mürekkep elde etmek pek de kolay değildir. Mürekkebin asıl maddesini teşkil eden isin en iyisi keten tohumundan Çıkarılan "bezir yağı"ndan alınır.
Tuhfe-i Hattatîn'de şu satırları görüyoruz: "İs elde etmek hakkında, Emîr Muîz Bâdis "Umdetü'l-Küttâb"da der ki: Ban yağı, Menekşe yağı, Neft yağı, Zeytin yağı ve Bezir yağından ince is Çıkar. Hind mürekkebinde, zeytin yağı ve bezir yağından başka yağlardan is alınır. Rastık külü ezilip pişirildikten sonra, Arap zamkı ilâve edilirse mürekkep gibi olur. Çin mürekkebinde Neft isi, lâciverd, Sakamonya zamkı ve Arap zamkı karıştırılıp kullanılır."
Arabistan'da kınadan, keçi kılından; İran ve Buhâra'da kehrüba'dan is aldıkları da söylenir. Çıra isinden de mürekkep yapıldığı meşhurdur. Zamanımızda naftalinden de is alınarak mürekkep yapıldığını Hattat Macit Bey söylüyor. Kimyevî, nebâtî maddelerden bâzı mürekkepler yapılmış ise de, terkipleri bilinemediğinden hattatlarca pek makbûl sayılmaz. Bunları daha Çok müsvedde, karalama, kopya gibi tâlî işlerde kullanırlar. Zamanımızda mürekkep yapanlar azalmıştır. Siyah mürekkepten başka, surh, Çivîdî, mor, beyaz, zırnık ve altın gibi mürekkepler sırf tezyînî mâhiyette kullanılmakla beraber, Türk mürekkepçileri bunları da yapmakta mâhir idiler.
Mürekkebin Çok zamklı olmamasına dikkat etmelidir. Çünkü makbûl olmayan bir parlaklık göstermekle beraber, kalemden güçlükle akar ve ekseriya kalem ucunda donar kalır. İs, kumlu Çiğ renkte olmamalıdır. En makbûl renk deve tüyü denilenidir.
İbn-i Bevvab " Raîye Kasîdesi"nde şu tavsiyede bulunur: "Hokkana Lıka koy, üzerini is ile yapılmış mürekkeple doldur. Biraz sirke yahûd koruk suyu kat. Biraz da aşı boyası, zırnık, kâfur koy; karıştır!"
Zamk yerine süzülmüş bal, güzel kokmak için biraz misk de ilâve ederler. Renk için biraz Çivid veye lâl boya konur. Konacak boyaların Çok ince ezilmiş olması lâzımdır. Mürekkebin suyu uÇtukça, yağmur veya asma suyu, yâhud imbikten geçirilmiş temiz su koymalıdır. Nöbet şekeri ilâve edilirse parlaklık yapar.
"Gülzâr-ı Sevab"da kaydolunduğu üzere; ekşi narı sıkıp içine sirke mayası koyarak bir şişe içinde saklamalı, arasıra mürekkep içine koymalı. Midâd-ı Mutavves denilen ve kuruduktan sonra pek parlak olan mürekkebin terkîbine bundan başka, Çivid suyu, mersin suyu, sığır ödü, safran, Hacı Bektaş tuzu, surh, mazı suyu, bakır ve demir pası girer. Mürekkebi akıntılı yapmak için şişesi ile sıcak su içinde kaynatmalı. Ekşi nar kabuğu kaynatılarak suyu bir şişeye alınıp, lüzumunda mürekkebe konursa gayet akıntılı yapar.
Mürekkebin iyisini anlamak için, yazarken kalemden kolayca akmasına, kuruduğu zaman rengini muhafaza etmesine, pis kokmamasına dikkat etmelidir. Güzel mürekkep baktıkça hoşa gider. Kendisine mahsus bir letâfeti vardır. İçinde güzel koku bulunmasa bile aslâ fena kokmaz. Fena mürekkep ekşi ekşi kokar. İyi mürekkep hokkada veya şişesinde ne kadar Çok durursa dursun, bozulmaz. Fena mürekkep kırçıllaşır, limon küfü gibi küf yapar. Böyle mürekkepleri yalamamalıdır. Bezir mürekkebi yalansa da mideyi bozmaz. Asırlarca dursa letâfeti kaybolmaz, artar. Eskidikçe daha güzel yazılır ve daha güzel görülür. Bin sene önce yazılmış kitaplarda görülen ve bugün yazılmış zannını veren bezir mürekkebinin benzeri mürekkep olmadığında hattatlar hemen hemen müttefik gibidirler.
MÜREKKEP YAPMA USÛLLERİ:
Bu usûlleri "Gülzâr-ı Savab" adlı eserden istifade ederk kaydediyoruz:
1- İs Almak: Hâlis bezir yağı, ağzı hizasına kadar toprağa gömülmüş bir veya birkaç toprak Çanağa konur.içine pamuk ipliğinden kalınca bir fitil ilâve edilir. Rüzgâr almayan kapalı bir yerde yakılarak üzerlerine birer Çanak kapanır. Üste kapanan Çanaklar, kızıp da, isler yanmamak için biraz sonra kaldırılır. Bunlarda biriken isler bir kaba veya büyükçe bir kâğıt üzerine kuş tüyü ile süpürülüp kapaklar tekrar kapanır. Böylece yağ bitinceye kadar devam olunur.
Toplanan is, iki üç kat şeffaf kâğıt içine sarılarak, ekmek hamurunun içine konup fırında pişirilir. Tâ ki, içinde bulunan sert ve yağlı maddeler yanıp mahvolsun. Bu pişirmeye dikkat etmeli, hamurun Çatlayıp islerin yanmamasına ve bir işe yaramaz hale gelmesine meydan vermemelidir. Çıradan alınan isi böyle pişirmeğe lüzum yoktur.
2- Bezir mürekkebi yapma usûlü: İşe yetecek kadar Arab zamkı (zamk-ı Arabî)** alınıp bir kap içine konur. Bir mıkdar su ilâve olunur. Zamkın su içinde iyice erimesi için bekletilir, yabancı maddelerden arınması içi süzülür. Zamk mahlûlü süzme bal kıvamında olmalıdır.
Sonra bezir isi bir havana konup, hazırlanan zamkdan bir mıkdar ilâve olunur. Mazı, nar kabuğu suyu ve zâç-ı Kıbrısî (bakır sülfat) suyu bir yere toplanıp biraz da demir hurdası ile şerbet gibi oluncaya kadar kaynatılır. Sonra havandaki zamklı isin içine dökülüp havan eli ile ağır ağır, döve döve karıştırılır. Mürekkebi daha iyi yapmak için gülsuyu, safran, Mersin ğacı yemişinin suyu ilâve olunur.bir şişe içine konur, ağzı sımsıkı kapanır. -Yâkut'un icâdettiği mürekkebin terkîbi bu olduğu söylenir- son üç maddesinin ilâvesi zarûri değildir.
Çıra isinden de bu sûretle mürekkep yapılır. Fakat daha pratik olmak üzere, Arap zamkı ile Çıra veye bezir isi karıştırılıp havanda bir müddet döverek ezdikten sonra, azar azar su konarak yazılabilecek kıvama gelinceye kadar eze eze halledilir.
3- Siyah mürekkep yapma usûlü: Kara mazıdan bir mıkdar ovalayıp su içinde bir hafta kadar ıslatmalı ve Zâç-ı Kıbrısî'den mazının dörtte biri kadar alıp beraberce döğdükten sonra hâlis sirke ile ıslatmalı, işe yaramayanlar dibe Çöktükten sonra süzmeli, sonra Mersin ağacı yapraklarının suda bir ay kadar ıslatılıp Çürüyecek hale geldikten sonra süzülmüş suyunu bir kaba koymalı, 2,5 gram kadar Sabr-ı Sokotra'dan bir mıkdar suda ıslatılmalı ve biraz Eftimun ve Efsintin ve 20 gram ekşi nar kabuğu alıp hepsini kaynar suda ıslatmalı, bu suları bir kabda toplayıp sıcak zamanında güneşe koymalı ve içine 600 gram kadar paslı demir parçaları atmalı, sonra 2 gram kadar Yemen şapı, 4 gram jengâr (bakır pası), 15 gram nöbet şekerini beraber döğüp, on gün güneşte pişinceye kadar durmalı. Her gün birkaç defa karıştırmalı, toz ve toprak girmemek için üstüne bir bez örtmeli, on gün sonra demir parçalarını Çıkarıp 50 gram kadar kadar bezir isi ve bal kıvamında 150 gram kadar Arap zamkı ilâve ederek, havanda mürekkep haline gelinceye kadar -en az onbin defa- dövmeli, sonra gül sirkesi ile süzüp bir şişeye koyduktan ve birkaç gün beklettikten sonra kullanmalı.
4- Diğer bir usûl: 15 gram bezir isi, 30 gram koyun veya sığır ödü ile birlikte bir tabak içinde altın ezer gibi (bu bahse bakınız) ezip, güneşte kuruduktan sonra 5 gram zâç-ı Kıbrısî suyu, 50 gram bal kıvamında Arap zamkı, 5 gram dövülmüş nöbet şekeri karıştırıp tekrar güneşte kuruduktan sonra gülsuyu veya sirke ile karıştırılmalı.
5- Diğer bir usûl: Çiçekte iken dökülen nar goncalarından 80 gram kadar toplayıp 60 gram zaç, 20 gram anzorot -ateşe atılınca fena kokan bir maddedir-, 20 gram Hacıbektaş tuzu, 20 gram kâfûr otu, 40 gram mersin yaprağı, 20 gram öküz kuyruğu denilen Çiçek, 60 gram nöbet şekeri, 150 gram bütün siyah mazıyı bir Çömleğe koyup, demir parçacıklarını sirke ile pişirdikten sonra, içine 10 gram gül suyu ile hallolunmuş safran, iki Çekirdek misk koyup, şerbet haline getirmeli. Nihâyet, 80 gram is ve 180 gram süzülmüş Arap zamkı koyarak 2-3 gün karıştıra karıştıra halletmeli.
6- Diğer bir usûl: 20 gram bezir isi, 80 gram Arap zamkı,40 gram mazı, 15 gram şap almalı, mazıyı bir miktar su ile kaynatıp şapı yakarak içine koymalı.sonra zamkı bu su ile ıslatıp isi azar azar ve alıştıra alıştıra koyup karıştırmalı, sonra süzmeli.
RENKLİ MÜREKKEP YAPMA USÛLLERİ:
1-Lâl mürekkep yapma usûlü: 2 gram Çöveni havanda döverek bir beze Çıkın edip bağladıktan sonra bir Çömleğe koymalı. 4 lt. su ilâve ederek yarısı kalıncaya kadar kaynatmalı, Çövenli bezi Çıkarıp şekercilerin kullandıkları Lotur'dan döğerek suya katmalı. Yarım saat kadar kaynattıktan sonra, 15 gram kırmız'ı -kırmızı (cochenile) böceğinden Çıkarılan bir nevi' boyadır- döğüp Çömleğe koymalı. Onbeş dakika kadar ateşte kaynatmalı, sonra bir bezden süzülmeli. Bir Çekirdek kadar şap düğüp içine karıştırılmalı. Sonra kablara döküp, dibe Çökünceye kadar beklemeli. Sonra kabların sularını süzüp dipte birikenleri kurutmalı, döğdükten sonra kullanmalı. Süzülen su bekletilirse, tekrar dipte Çökme olur. Lâkin makbûl olan öncekidir.
2- Diğer bir usûl: 4 lt. suyu bir tencereye koyup 3 gram Çöveni döğdükten sonra, bir beze sararak tencereye koyup kaynatmalı, 1.5 gram döğülmiş Lotur koyup yirmi dakşka kadar kaynatmalı, kaynarken 15 gram kırmız ilâve etmeli, bir Çubukla, tırnak üzerinde duruncaya kadar, karıştırmalı, sonra indirip bir mıkdar döğülmüş şap koymalı.
3- Gülgûnî (gül renkli) mürekkep: Lök denilen vişne Çürüğü renkte toprak boyayı üstübeçle birlikte mermer üzerinde sirke ile ezip bir mıkdar süzülmüş Arap zamkı koyarak mürekkep haline gelinceye kadar karıştırmalı.
4- Lâciverd mürekkep: Hind lâciverdi denilen taş boyayı mermer üzerinde sirke ile ezip sırça bir kaba koyarak bir mıkdar su ilâve edip Çalkaladıktan sonra bir saat kadar durulmaya bırakmalı. Taş toprak gibi bir pislik kalmayıncaya kadar Çalkalamaya devam etmeli, dipte kalanı bir mıkdar Arap zamkı ile karıştırmalı,fırça ile kaleme alıp yazmalı.
5- Asûmânî mürekkep: Laciverd Lâhud Çividi'ni üstübeç ile mermer üzerinde keskin üzüm sirkesi ile ezdikten sonra bir mıkdar Arap zamkı ve su koyup karıştırmalı.
6- Altın mürekkebi: 30 gram kalayı 450 gram su ile kaynatmalı, süzdükten sonra 10 gram döğülmüş safran koyarak kaynatmalı, 7 gram Arap zamkı katıp soğuyuncaya kadar Çalkalamalı, altın gibi gâyet hoş bir mürekkep olur.
7- Zırnık mürekkebi: Zırnık Arapçada mârûf taşın adıdır, zırnîh da derler. "Kaamûs"un beyânına göre, beyazı, kırmızısı ve sarısı vardır. Beyazını müzehhibler, kırmızısını san'atkârlar, sarısını nakkaşlar ve hattatlar kullanırlar. Döğülmemiş zırnık tabaka tabaka kopar. Bu kopan parçaların iç tarafları gâyet parlak olursa, buna damar zırnık tâbir olunur, en iyisi budur. Portakal ve limon sarısı renkte olanları vardır. Zırnık mürekkebi için damar zırnık tavsiye olunur. Zırnık Çatlayıp dökülmediği cihetle, hattatlar siyah kâğıda yazdıkları büyük kalıp yazılarda zırnık mürekkep kullanırlar. Tahriş edici bir zehir olduğundan yalanmamalıdır*. Zırnık toz halinde değilse, havanda toz haline gelinceye kadar döğmeli, sonra bir mermer veya kalın cam üzerine koyup, keskin sirke ilâve ederek ezmeli**, sonra bir mıkdar Arap zamkı koyup ir müddet daha ezmeli ve üstüne su ilâve edip bir kaba boşaltmalı ve durulmaya bırakmalı, sonra bir şişeye süzmeli, dipte kalan tortuyu tekrar ezip şişeye ilâve etmeli. Bir mıkdar safran da konulmasını söyleyenler vardır, fakat konmasa da olur.
8- Beyaz mürekkep: Bir mıkdar beyaz zırnık veya üstübeç, cam veya mermer üzerinde keskin sirke ile ezilerek biraz Arap zamkı koyup karıştırmalı.
9- Diğer renkli mürekkepler: Zırnık mürekkebinin içine biraz lâciverd mürekkep konursa yeşil olur. Lâciverdi Çok olursa neftî olur. Biraz da lâl konursa menekşe rengi olur. Lâciverd mürekkebe beyaz mürekkep konursa âsumânî olur. Lâl içine siyah mürekkep konursa vişne Çürüğü olur. Hâsılı açık veya koyu renkleri birbirine karıştırarak daha başka renkte mürekkepler elde etmek mümkündür.
10- Tashih mürekkebi: Zırnıkla yazılmış kalın ve celî yazıların tashîhinde kullanılmak üzere mat renkte bir nevi' mürekkep vardır ki bu da şöyle yapılır: bir hokkaya bir mıkdar lıka ve siyah mürekkep ve su koyup iyice karıştırdıktan sonra ağzı açık olarak güneşte bırakıla, arasıra bir Çubukla karıştırılır. Su azalıp mürekkep kuruyacak hale gelince biraz daha su ilâve olunup karıştırıldıktan sonra yine güneşte bırakılır. Bu tarzda beş-on gün devam olunur. Mürekkebin parlaklığı gidip mat bir hal alır... Şâyed, kullanıldığı zaman is zerreleri kâğıd üzerinde dağılıp bulaşırsa, az mikdarda süzülmüş bal ilâve edilip karıştırmalıdır. Bununla yapılan tashihler belli olmaz, yazı kenarları şişip kabarmaz. İğnelenirken rahat ve muntazam iğnelemeye de yardımı olur.
KALEM GÜZELİ