2008 yılı haziran ayı idi. 8 yıl önce tanışıp tezhib öğrenimine yeniden başladığım Emel Türkmen hocamın benimle birlikte 18 talebesini öğrenimlerini tamamlatıp icâzet verdiği ALTIN'DAN HALELER sergimizin son günü idi. Bir kaç arkadaş bundan sonraki sergimiz ne olsun diye istişâre ederken birdenbire aklıma Hz. Yunus Emre geldi. Daha önce İSMEK'in konulu tezhib yarışmalarında grubumuzdan 1.lik dahi güzel dereceler alan arkadaşlarımız vardı. Bu konuda başarılı olduğumuzu biliyordum. İlk önce arkadaşlarıma daha sonrada Emel hocamıza bu fikrimi beyan ederek onay aldım.
Hasbel kader belki arkadaşlarımdan biraz daha şiire ve edebiyata merakım vardı. Daha önce küçük hacimli kitaplardan tanıdığım Hz. Yunus Emre'yi daha anlayıp tanımak için Mustafa Tatçı'nın Yunus Emre külliyatını alıp büyük bir heyecanla okumaya başladım ve hala öğrenmeye, anlamaya, haz almaya devam etmekle birlikte Çok şeyler öğrendim. Bütün bir yaz mevsimini Yunus Emre külliyatını okuyarak geçirdim. Şiirler seçtim. Şiirleri okurken aklıma ayetler geldi. Beyitlerle ayetleri birleştirdim. Ve bu hazırladığım Çalışmamda arkadaşlarım beğendiklerini seçtiler.
Daha sonra şiirleri Osmanlıcaya Çevirme aşamasına geldik. Hattatlara kolaylık olsun ve bazı yazı hataları olmasın diye Osmanlı arşivinden tanıdığımız kişilere başvurduk. KOCAV vakfı başkanlığınıda yapan Mustafa Hakkı Ertan beyefendiye danıştığımızda kendisi bize 12 yaşından beri Osmanlıca okuduğunu ama Osmanlıca yazmanın ayrı bir ihtisas olduğunu söyleyip bizi başbakanlık Osmanlı arşivi uzmanlarından Mehmet Amaç beyefendi ile tanıştırdı. Kendisi yoğun programına rağmen ricamızı kırmayıp beyitlerimizi vezin hatalarını da düzelterek Osmanlıcaya Çevirdi. Kendisine şükranlarımı arz ederim.
Şunu da belirtmek isterim ki Emel hocam ve arkadaşlarım dışında Yunus Emre sergisi fikrini can-ı gönülden gözleri ışıldayarak sahiplenen tek kişi Mustafa Hakkı Ertan beyefendi idi diyebilirim. Hatta bu gördüğüm samimi onaydan dolayı ilk davetiyeyi ona vermeliyim dedim. Nitekim öyle de oldu. Hatta davetiyeleri vermek için gittiğimde eser yetiştirmek için birkaç gecedir uykusuz ve yorgundum. Büyük bir incelikle halimi anlayıp bana Çay ve bisküvi ikram etti. Herhalde ömrüm boyunca o Çayın tadını ve üzerimden aldığı yorgunluğu unutmayacağım. Kendisine can-ı gönülden teşekkür ederim.
Aşk-ı Yunus sergimize Emel Türkmen'in icâzet alan ve icâzet yılında ilerleyen talebeleri birbirleriyle istişâre ederek destek vererek büyük bir gayret ve samimiyetle hazırlandılar. Herkes Yunus Emre'nin şiirlerini büyük bir heyecanla süsledi. Gayretlerinden dolayı tüm arkadaşlarıma ve bizi bir arada tutan, aramızdaki ilişkiyi sevgi ve saygı ile devam ettiren, Emel hocama da ayrıca can-ı gönülden minnettarlığımı arz ederim.
Bir şey itiraf etmeliyim ki arkadaşlarımın yaptığı Çalışmaları gönlümle sahiplendim. Onlar benim hayallerimi meydana getirdiler. Bundan seneler evvel Altın'dan Haleler grubuna dâhil olacağımı bilmezken böyle bir sergiyi meydana getirmek bana imkânsız gelmişti. Ama Rabbime sonsuz şükürler ediyorum ki Emel Türkmen gibi bir hocayla Altın'dan Haleler grubuyla Aşk-ı Yunus sergisini nasip etti.
Yunus Emre derki;
Yunus senin sözlerin mânâdır bilenlere
Söyleyeler sözünü devr-i zaman içinde.
Altın'dan Haleler grubu devreden zaman içinde Yunus'un sözlerini tezhibleyerek süslediler. Onun ölümsüz aşkı bize bunları yaptırmış olsa gerek...
AYŞE KOç